Yetim Çocuklar

Sevginin türleri de varmış, öyle yazıyor Türkçe kitabım. Geçenlerde yurda girenin çıkanın hesabını tutan Arif amcadan da duydum. O, bir Çanakkale gazisinin oğlu. Babası Çanakkale’de savaşmış elin gâvuruna karşı. Düşmanı Çanakkale boğazından geçirmemişler. Canlarını vermişler de geçit vermemişler düşmana. Ne de gururlanır babasını anlatırken. “Vay be, ne savaşmış! Ben de olsam aynını yapardım. Damarlarımda o adamın kanı var ne de olsa!” diyor.

Vatan sevgisi… Benim hiç kendime ait bir yerim olmadı ki toprak sevgisini bileyim. Bir odam, bir evim olmadı ki bana ait diye koruyup kollayayım, bağlanayım ona. Sık sık değişen soğuk koğuşum ve talihleri bana benzeyen binlerce çocuğun yattığı, içine kimsesizliğin kokusunun sindiği eski ranzaların soğuk demirleri… Bunların içinde sevgi barınır mı? Sevgi, aynı kaderi paylaştığın insanlarla beraber olmak mı?

Okula gidiyorum gitmesine ama öğretmenlerim duyurmadıysa kimseciklere demiyorum kimsesiz olduğumu. Utanıyorum, ne bileyim işte. Bir baba çiziyorum asker üniformalı, bir de anne. Anne çalışmıyor ama… Bana bakabilsin diye çok sevdiği işinden ayrılmış, fedakâr mı fedakâr… Tertemiz, bembeyaz çarşaflı bir de oda anlatıyorum onlara.

Çıkmaz lekeli, kokan çarşafları olan odalardan bezdim artık. Çarşaflarım sakız beyazı, melek beyazı oluyor hep. Bir de kız kardeş ve ağabey var masalımın içinde. Odalarımız ayrı ayrı. Biz çok mutlu bir aileyiz. Ben bile inanıyorum okulda bu masala, evime gideceğimi sanıyorum çıkışta, seviniyorum. İçim içime sığmıyor âdeta. Sevgi, bir yalana bile bile aldanmak mı yoksa?

Geçen kış çok hastalandım. Çok fena üşütmüşüm. Sabahlara kadar ateşler içinde yandım. Dudaklarım kavruldu susuzluktan, sabahları zor ettim. Doktora kaç gün sonra çıkardı belletici beni. Bir iki şurup yazdı doktor “Geçer!” dedi soğuk soğuk. Ne ilâç saatlerimi takip eden oldu, ne ateşimi kontrol eden, ne de alnımın terini silip sabahlara kadar tedirgin başımda bekleyen. Üstümü örtüp dua edenim de yoktu. Sabahları kendim bekledim. Sevgi, doğacak günü, tek başına tüm sıkıntılara katlanarak beklemek olabilir mi acaba?

Bana sevgiyi anlatan olmadı hiç. Yaşatan da… Öyleyse nereden bilebilirim ki ne olduğunu? Endişeli gözler istedim, benim için tasalansın, olmadı hiç. Derslerimi soran olsun istedim, kimsenin umurunda olmadı kırık notlarım. Kötü alışkanlıklar edinirim korkusuyla atan yürekler olsun istedim, o yürekler ben doğar doğmaz çıkmışlar hayatımdan. Sevgi, bütün isteklerin kursağında kalmasına rağmen ummaktan vazgeçmemektir belki.

Sevginin yeri gönülmüş, öyle diyor bilenler. Gönül neremizde bulunur, bilmiyorum. Fen bilgisi dersinde vücudumuzun bütün organlarını gördük lâkin aralarında gönül yoktu. Sevmeye yarıyormuş. Belki bende eksiktir, başka insanlarda vardır diye düşündümse de demedim İrfan hocaya. Gönlün başka bir görevi mi var acaba? Gönül sadece sevgi içinse onu bulmak istiyorum, eksiğimi gidermek istiyorum. Din dersinde Yunus Emre’den bahsederken “Kâinata sığmayan Yaradan insanın gönlüne sığmıştır. Gönül Yaradan’ın evidir. Bu yüzden gönül kırmak, incitmek çok büyük günâhtır çocuklar.” demişti Süleyman hoca. Onu çok severim ben. Bana çok iyi davranır.

Yurt çocuğu olduğumu bildiği hâlde çok iyi davranır. Onu kendime yakın hissederim. Birçoklarının yaptığı gibi bizlerden korkmaz, cüzamlıymışız gibi kaçmaz bizden, her kötülüğü ve yaramazlığı araştırmaya gerek duymadan omuzlarımıza yüklemeye de kalkmaz. Yaradan’ın sığdığı gönle sevgi de sığıyorsa demek çok büyük bir şey bu duygu. Aklımın alamayacağı kadar geniş, sevgiyi tanımayan yüreğimin taşıyamayacağı kadar da ağır… Sevgi bu mu?

Birçokları bizi bilmez, neler yaşadığımızı da… Bizlerin de kırık da olsa, eksik de olsa, sevmeyi bilmese de, bir kalp taşıdığımıza inanmaz çoğu. Bizi taştan sanırlar. Süleyman hoca onlara hiç benzemez. Dedim ya yakındır bana. Fırsat buldukça çağırır beni odasına. Ne güzel kıssalar anlatır geçmişten. İsyan etmemeyi öğütler, sabretmeyi ve kaderine rıza göstermeyi. Sabrın, meyvesinin çok tatlı ama yetişmesinin çok zahmetli bir fidan olduğunu söyler. Ümitsizlik onun lügatinde hiç yer almamış şimdiye kadar. Ümitsizliğin en habis hastalık olduğunu tekrarlar durur bana. Gelecek güzel günlere kendisi için ne kadar inanıyorsa benim için de o derece emindir. En karanlık anında bile, yarınların aydınlığına inanmak mıdır sevgi?

Sevginin ne olduğunu artık biliyorum adım gibi. Tek bir cümle yetti mânâsını anlamam için sevginin. Süleyman hocanın odasının duvarında asılı o tek cümle bana kimilerinin ömrü boyunca öğrenemediğini anlatıverdi. Kâinatın özünü bana açtı o tek cümle. “Aç herkese açabildiğin kadar sineni, ummanlar gibi olsun! İnançla geril ve insana sevgi duy; kalmasın alâka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül!” diyordu. Benim gibi hayâllerini sıcacık bir aile sofrasıyla süsleyen ama hayatı boyunca böyle bir davetten mahrum kalmış bir kimsesiz için bu ne demektir?

İçimden gelmiyor demiştim ya en başta, öyle atmıyor yüreğim artık. Beni hayata taşıyıp da çekip gidenlere bir garezim yok şimdi. Kızmıyorum size, bana sevebileceğim bir kalp bahşettiğiniz için minnettarım bile diyebilirim hatta. Sevgi çıkarsız ise sevgidir. Kendin için istediğini başkaları için de isteyebiliyorsak insanız asıl. Ben de kucak açıyorum tüm insanlara, onları hiç ayırmadan, kınamadan, yargılamadan. İnsan oldukları için seveceğim onları. Yaradan’a ulaşmanın da yolu sadece bu… Siz, hiç tanımadığım ailem; bu mektubu okuyamayacaksınız ama ben sizi bir gün bulma ümidiyle insanlığı kucaklayacak, sevgimi içimde birlikte tutacağım.

 

Yetim Çocuklar’ için 18 yanıt

Add yours

  1. Yazıyı iki sefer okudum. Çok güzel..Sevgili Ümit kardeşim. .Başarılarının devamını dilerim..Geçmişimi hatırlattı. .Bu güzel yazıların devamını bekliyorum..Sağlıcakla, sevgiyle, güzel yazılarınla içimizi Isıt..Değerli hocam..Saygılarımla. .

    Liked by 1 kişi

  2. Yetim Çocuklar yazınız çok güzel ve başarılı.Yazım ve noktalamaya özen gösterdiğiniz fark ediliyor.Süleyman Hoca şeklinde hoca burada unvan olduğu için büyük yazılmalıydı. Bilmese de , de bağlacından sonra da virgül kullanılmamalıydı.Sıkıcı geldiysem uyarabilirsiniz.Amacım daha mükemmele ulaşmak için yardımcı olmak.Teşekkürler..

    Liked by 1 kişi

    1. Dikkat etmeye çalışayım 🙂 Böyle blog sitelerinde eleştiri olmadan mükemmele ulaşmak çok zor. Eleştirinizden sıkılmak değil bilakis mutlu oldum.

      Liked by 1 kişi

Yorum bırakın

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Yukarı ↑